Doğa Üzerinde Tahakküm Kurmak Doğaya Dahildir

“İlk ve tarafsız bir noktadan bakıldığında bu dünyayı bir Tanrı olarak görmek asla kimsenin aklına gelmeyecektir. Herhalde bu hepsi de bir başkası tarafından yenilip yutulmak için, amaçsız ölçüsüz, sadece kısa bir an için varolan sayısı meçhul milyonlarca can sahibi, fakat sıkıntı ve eziyet içindeki varlık formunda, ondaki acıya, ıstıraba, sefalete, yoksunluk ve ölüme katlanmak için, kendisini bizimki gibi böylesine aç bir dünyaya dönüştürmekten daha iyi bir eğlence düşünemeyen makul olmayan bir Tanrı olmalıdır. Çıplak bedenlerinde günde ortalama altmış milyon kırbaç şaklaması duyulan altı milyon zenci köle, açlık ve yoksulluğa katlanan ya da havasız bodrumlarda, tavan aralarında yahut sıkıcı ve kasvetli imalathanelerde dermansız takatsiz, kuru ve anlamsız bir hayat süren üç milyon Avrupalı dokuma işçisi biçiminde ve daha pek çok başka formda bu sefalete tanık oluyoruz sözgelimi. Bir tanrı olarak tamamen farklı bir şeye alışmış olması gereken bir varlık için ne eğlence ama!”

Arthur Schopenhauer, Din Üzerine

 

Schopenhauer yukarıda alıntıladığım pasajda panteizmi ve Hegel felsefesinin eleştiriyor. Ben de Schopenhauer’un burada ifade ettiği düşüncelerine katılıyor ve yeryüzünde yaşamın ortaya çıkıp hissedebilir canlıları ve insanı ortaya çıkaracak bir şekilde evrilmiş olmasını büyük bir talihsizlik olarak görüyorum. Ekoloji meselesi ile alakam varsa, yaşamı olumladığımdan değil, insanın insan harici doğayı üzerinde egemenlik kurabileceği bir şey olarak görmesini sorunlu addetmemden ötürü. Bunu, anti-natalist olup insan toplumunun yeninden üretimine karşı çıkan birisinin, böylece insanlığın devam etmemesinden yana olsa da yine de insana yönelik şiddet, tahakküm ve sömürüye karşı olmasına benzetebiliriz. İnsanın da doğanın bir parçası olduğunu ve onun insan harici doğa üzerindeki tahakkümü anlamına gelen örgütlenme ve faaliyetlerinin de doğaya dahil olduğunu kabul etmek gerekir. Kültür de doğaya dahildir. İnsan, doğanın dışındaki bir varlık olarak doğa üzerinde tahakküm kurmaz; söz konusu olan, doğanın bir parçası olarak insanın ya da insan olarak doğanın insan harici doğa üzerinde tahakküm kurmasıdır. Dünyada olup biten ne varsa, doğanın içerisinde meydana gelir. İnsanın doğanın dışında ve üstünde olduğunu ileri sürerek onun insan harici doğa üzerindeki tahakkümünü meşrulaştıran düalizme karşı çıkarken, insanın insan harici doğayı egemenlik altına almaya çalışan eylemlerinin yanlışlığını doğaya aykırı diyerek gerekçelendirmek, insanı yine doğanın dışında sayarak aynı düalizmi başka bir amaçla tekrar kurmak anlamına gelir. Doğa üzerindeki tahakkümün karşısında duran bir etik için bile doğaya uygunluğun ya da aykırılığın doğru ile yanlışın kıstası olabileceğini düşünmüyorum.