Ekolojist Olmadan Hayvan Haklarını Savunmak Mümkün Mü?

 Ekolojik tahribat; hayvanların yaşam alanlarının yok edilmesi, sağlıklarının bozulması ve öldürülmeleri anlamına geldiğine göre, ekolojik olmayan bir toplum; hayvanların haklarının ve sınırlarının ihlal edildiği bir toplum demektir. Öyleyse, hayvan haklarının gözetildiği bir toplumun, vegan bir toplum olmasının yanı sıra, ekolojik bir toplum da olması gerekir. Eğer hayvanları kaynak olarak kullanmaya devam ediyorsak, ekolojik bir dünya yaratmakla hayvan haklarının gözetildiği bir dünya da yaratmış olmayacağımız gibi, vegan olan ama ekolojiyi tahrip ettiğimiz bir dünya da hayvan haklarının gözetildiği bir dünya olmayacaktır. O halde, hayvan haklarını savunmak; vegan olup vegan bir dünyayı savunmanın yanı sıra, ekolojik tahribatın karşısında durmak ve ekolojik bir dünyayı savunmaktır. Bu demektir ki; hayvan haklarını savunmak için ekolojist olmak gerekir ve ekolojist olmadan hayvan haklarını savunmak mümkün değildir.
İnsan köleliğini onaylıyorken, ekolojiyi tahrip etmemiz sonucunda kölelere verdiğimiz zararın nasıl da insan hakları ile bağdaşmazlık içerisinde olduğundan bahsetmenin saçmalığı ortadadır. Hayvanların mal ve kaynak konumunu reddetmeksizin ekolojik tahribatın hayvanlara verdiği zararın sebep olduğu hayvan hakları ihlalinden bahsetmek de bundan farklı bir yerde durmaz. Ancak buna karşılık, hayvan özgürlüğünü savunduğunu beyan eden birilerinin çıkıp, hayvan özgürlüğünü savunmak için veganlığın şart olmadığından, hatta vegan olmayan birisinin sürdürdüğü ekolojik yaşayış ile hayvanlara kimi veganlardan daha fazla fayda sağlıyor
olabileceğinden bahsedebildiklerini biliyoruz. Bunun bir köle sahibinin kimi pratikleri ile kölelere kimi kölelik karşıtlarından daha fazla fayda sağlıyor olabileceğinden bahsetmekten bir farkı elbette yok. Ama ne yazık ki, şimdiye değin hayvan hakları/özgürlüğü mücadelesi ile ekoloji mücadelesi arasında ilişki kuranların çoğu, meseleyi böyle sorunlu bir şekilde ele alanlarmış gibi görünüyor. Bu durumun ekoloji ve hayvan hakları ilişkisinden bahsederken ihtiyatlı olma ihtiyacı duyulmasına sebep olmasını gayet iyi anlıyorum. Buna karşılık, bu durumdan ötürü hayvan haklarının ekoloji ile bir alakası bulunmadığını savunanların durduğu yer de, mücadele edilmesi gereken başka bir sorunlu konumlanış teşkil ediyor. Zira, ekolojik tahribatın hayvanlara zarar verdiği ve onların haklarını ihlal ettiği gerçeği yadsınamaz bir açıklıkla karşımızda duruyor.