Kapitalizmin Alt Edilmesi Hayvanların Özgürleşmesi Anlamına Gelir Mi?

Hayvan haklarını ve özgürlüğünü savunmak, ilk olarak, hayvanların mal ve kaynak konumuna karşı çıkmakla olur. Ancak, bunu söyledikten sonra hayvanların malımız ve kaynağımız olmasına karşı çıkmanın ne anlama geldiğine de açıklamak gerekiyor. Doğrudan ve açıkça söylemeliyiz ki, hayvanların mal ve kaynak konumuna karşı çıkmak; en başta hayvancılığa karşı çıkmak demektir.

Doğrudan ve açıkça söylememiz gereken bir başka şey ise şu: “Hayvanların mal ve kaynak konumuna karşı çıkmak; hayvancılığa karşı çıkmaktır” derken, hayvancılığa topyekûn karşı olmaktan bahsediyoruz. Bu ise, hayvanların kapitalistin kâr maksimizasyonu maksadı doğrultusunda pazar için metalara indirgendikleri kapitalist ekonominin bir parçası olan hayvancılığa karşı olmak anlamına geldiği gibi, hayvanların metalara değil ama, bütün bir toplumun çıkarı için kullanım değerlerine indirgendikleri kapitalizm sonrası bir toplumdaki hayvancılığa da karşı olmak anlamına gelir. Çünkü meselemiz hayvan hakları ise, sorun olarak görmemiz gereken safi, hayvanların kapitalist çiftlikte kapitalist özel mülkiyetin konusu olması değildir; hayvanların insanın insanı sömürmediği sosyalist ya da komünist bir toplumda tüm toplumun çıkarlarına hizmet eden kolektif mülkiyetin konusu olması da aynı raddede bir sorundur. Sorun safi hayvanların meta halini alması değildir. Meta, kullanım değerinin yanında değişim değerine de sahip olan bir maldır. Hayvanları meta olmaktan çıkarmaktan kastımız onları pazar için değişim değerleri haline getirmeyi son vermekten ibaret ise, bu, hayvanları sadece kullanım değerine sahip olan mallar haline getirmekten bahsettiğimiz anlamına gelir. Ve hayır; hayvanlara meta haline getirmememiz gerektiği gibi, onlara, bütün bir toplumun çıkarı için de olsa, kullanım değerleri olarak da muamele etmememiz gerekir.

Ancak, her türlü sorunun sebebini özel mülkiyete ve sınıflara, daha özelde de kapitalizme indirgeyen ortodoks sosyalist anlayış, hayvanların katledilmesi ve sömürülmesi meselesi mevzu bahis olduğunda da karşımıza çıkar ve bize hayvanların sömürülmesinin sebebinin de kapitalizm olduğunu ve hayvanların özgürlüğü için mücadele etmenin yolunun da kapitalizme karşı mücadele etmekten geçtiğini söyler. Bu anlayışı eleştirme lüzumu görüyorum ve bu lüzumu görmemin sebebi liberal olmam ya da insan harici hayvanların sömürüsü ile kapitalizm ve sınıflı toplum arasında bir alaka bulunmadığını düşünmem değil. Bu anlayışta sorunlu bulduğum taraf, insan harici hayvanların sömürülmesini kapitalist sömürü meselesine, hayvanların özgürlüğü için verilecek mücadeleyi ise kapitalizme karşı verilecek bir mücadeleye indirgemesi. Bunu böyle kabul etmek; hayvan hakları ve özgürlüğü için verilecek ayrı bir mücadeleyi gereksiz ve anlamsız ilan etmek ve kapitalizme karşı mücadele edenlerin ise, vegan olsunlar ya da olmasınlar, zaten hayvanlar için de mücadele ettiklerini iddia etmek anlamına gelmekte.

Yukarıda da söylendiği gibi, bu indirgemecilik hayvan meselesine özel değildir. Aslında mevzu bahis olan, daha önce başka meseleler için ortaya koyulmuş indirgemeci bir formülün hayvan meselesine uygulanmasıdır. Mesela kadının ezilmesinden ve sömürülmesinden mevzu açıldığında, bu indirgemeci anlayışa sahip olanlar, kadının ezilmesinin ve sömürülmesinin sebebinin özel mülkiyet, sınıflı toplum ve kapitalizm olduğunu, bundan ötürü, kadının kurtuluşu için mücadele etmenin, kadınların, bu mesele özelinde ayrı örgütlenmeler meydana getirmek yerine, erkek işçi kardeşleriyle birlikte örgütlenip, kapitalizme karşı mücadele etmeleri ile aynı anlama geldiğini söylerler. Bu, kadının ezilmesi ve sömürülmesine karşı mücadele edilmemeli demenin sadece daha dolambaçlı bir halidir. Kürt halkının ezildiğinden bahsettiğimizde, devrimin bu sorunu da çözeceğini, temel mesele kapitalizm olduğu için Kürtlerin bağımsız ya da özerk örgütlenmesinin doğru olmadığını, onlar için doğru hareket şeklinin Türkiyeli sosyalistler ile aynı örgütlerde örgütlenip, devrim için birlikte mücadele etmek olduğunu savunanlar da aynı indirgemeciliğin daha tanıdık olan başka bir örneğini ortaya koyarlar. Endüstriyelizme, kalkınmacılığa, ilerlemeciliğe dair bir eleştiri getirmeksizin safi kapitalizmden bahsederek ekolojik yıkımı açıklayabileceğini düşünen ve kapitalizmin ortadan kalkmasını tek başına ekolojik yıkımın çözümü olarak sunanlar da diğer bir örneğini.