Ekoloji ile Hayvan Haklarının İlişkisi Bağlamında Hayvanlara Verdiğimiz Doğrudan ve Dolaylı Zararlar Ayrımı Meselesi

Otoyollar yapmak, barajlar inşa etmek, maden çıkarmak, enerji üretmek, fabrikada üretim yapmak gibi ekonomik maksatlarla yeryüzüne müdahale eder ve etkide bulunurken hayvanlara verdiğimiz zararları “dolaylı zararlar” olarak adlandırarak hayvan hakları meselesinin dışında tutmaya çalışmak yönünde bir eğilim mevcut. Dolaylı zararlar, terimi ile, hayvanların kaynak olarak kullanılmadığı ve zarar verme maksadı taşımayan pratiklerimiz sırasında hayvanlara verdiğimiz zararlar kastediliyor. Dolaylı zararlar dedikleri zararları hayvan hakları meselesinin dışında tutmaya çalışanlara göre, hayvan haklarının konusunu hayvanların kaynak olarak kullanılması ile sınırlamak gerekiyor. Zaten, hayvanlara verdiğimiz dolaylı zararlar da temelde onları kullanabileceğimiz şeyler olarak görmemizden ileri geliyor ve bu yüzden, bu sorunun çözümü de dünyanın veganlaşmasından geçiyor. Dünya veganlaştıkça, hayvanlara dolaylı olarak zarar verdiğimiz pratiklerimizi hayvanları gözetecek şekilde dönüştüreceğimizi ileri sürüyorlar.
Toplumun veganlaştıkça hayvanları daha fazla gözetir hale geleceğini söylemekte bir doğruluk payı olsa da, bu iddialar, ister istemez, sınıfların ortadan kaldırılması ile insanların mustarip olduğu diğer sorunların da çözüleceğini ileri süren ortodoks sosyalistleri akla getiriyor. Zira, burada söz konusu olan görüşte de bir indirgemecilik ve abartılan bir nedensellik mevcut. Bununla birlikte, bu görüşte olanlar, onlara sorarsak, elbette ki dolaylı zararlar sorunun çözümü için dünyanın vegan olmasını beklememizi önermiyorlar. Bilakis, dünyanın vegan olması sürecini hızlandırmak için insanlara tutarlı ve ikna edici argümanlarla veganlık anlatmamız gerektiğini her fırsatta ifade ediyorlar ve aslına bakarsanız kendileri de bu işe bir hayli mesai harcıyorlar. Ortodoks sosyalistler de insanlığın sorunlarının çözümü için oturup devrimi beklemediklerini, aksine devrimi örgütlemek için canla başla çalıştıklarını söyleyebilirler söylemesine, ama bu ne anlam ifade eder? Ekolojik kriz bugünün meselesi iken, dünya tam da bugün pek çok canlı ile birlikte hayvanlar için de yaşanmaz hale geliyor iken, ekoloji mücadelesini sahiplenmeyip, bu meselenin hallini dünyanın vegan olacağı gelecekteki belirsiz bir tarihe ertelemek, vegan bir dünyanın ekolojik bir dünya da olacağını farz etsek bile pek makul bir yerde durmuyor.
Dolaylı zararlar diye bahsetmekte olduğumuz zararlara yol açan ekolojik tahribatın kapitalizm ve piyasa ekonomisi, antikapitalistlerin de azade olmadığı kalkınmacılık, endüstriyelizm, ilerlemecilik gibi sebepleri var iken, dünyanın veganlaşmasının dolaylı zararları ortadan kaldıracağını nasıl ilerisi sürebiliriz? Dünyanın veganlaşması kapitalizmin ve piyasa ekonomisinin ortadan kalkmasını ve ekolojik bir devrimi beraberinde mi getirecek? Ekoloji mücadelesini sahiplenmeksizin, ekolojik sorunların veganlığın yaygınlaşması sonucu ortaya çıkacak hayvanlara yönelik duyarlılığımızın bir sonucu olarak kendiliğinden çözüleceğini söylemek, hayvan sömürüsü meselesini kapitalizm ve ekolojik tahribat meselesine indirgeyenlerin yaptığı indirgemeciliğin aynısını yapmak ve ekoloji meselesini fazla basite almak demektir. Dünyanın veganlaşması ile dolaylı zararların da ortadan kalkacağını savunanların, aynı zamanda, mevcut kapitalist ve endüstriyel toplum koşullarında da dünyanın vegan olmasının mümkün olduğunu savunanlar olmaları ise bahis konusu görüşü ikna edicilikten daha da uzak kılıyor.
Ama ekolojik tahribat yoluyla hayvanlara verdiğimiz dolaylı zararları doğrudan zararlardan ayırma çabasının arkasında bazı haklı kaygılar olduğunu belirtmek gerekiyor. Bunlardan ilkinin, araba kullanmak yerine bisiklete binen naveganların böylece ekolojiyi gözetmiş oldukları için hayvanlara bisiklete binmek yerine araba kullanarak ekolojiyi daha az gözetmekte olan veganlardan daha fazla fayda sağladıkları ya da daha az zarar verdiklerini ve böylece daha etik bir pratik içerisinde bulunduklarını dillendiren hayvan özgürlükçüsü beyanlı kişilerin varlığı olduğunu söyleyebilirim. İkinci olarak, içinde yaşadığımız mevcut dünyada yeryüzündeki varlığımızın her koşulda ve bundan kaçınmak için gösterdiğimiz tüm gayrete rağmen şu ya da bu şekilde hayvanlara zarar verecek olmasını gerekçe olarak ileri sürerek veganlığın anlamsız olduğunu ilan edenler ve bunların çeşitlemeleri var. İşte bu kesimlerin varlığı, dolaylı zararları ve ekoloji meselesini hayvan hakları meselesinden ayrı tutma yönündeki eğilimin anlaşılabilir sebeplerini teşkil ediyor. Anılması gereken ve haklı bulmadığım bir başka kaygı ise, ekolojik tahribat ve kapitalizm gibi meselelerin hayvan hakları ile ilişkisinden bahsetmenin insanlara ulaşmayı güçleştireceği inancından kaynaklanan bir tür popülizm. Elbette ihtiyatsızca sarf ettiğimiz laflarla bir takım yanlış algıları beslememek için dikkatli olmak gerekiyor. İnsanlara veganlık anlatmak ve veganlığın yayılmasını sağlamak gibi bir derdimiz elbette ki var. Ancak, yanlış algılara beslemeyelim, veganlık anlatabilelim ve insanları veganlığa ikna edebilelim diye ekolojiyle ya da kapitalizmle (ya da devletle ve hiyerarşik toplum düzeni ile) hayvan sömürüsü arasındaki ilişkiden bahsetmekten imtina etmek, veganlığı anlatabilmek için hayvan haklarından vazgeçmek olacaktır.